18 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de, tüm Türkiye’de eylem yapacağız. Üretici kitlenin temsilcisi olan sendikalar, mensuplarının haklı taleplerini işverenle yaptığı toplu görüşmelerde kazanıma dönüştüremeyince demokratik tepkilerini ortaya koyarlar. Demokratik tepkinin en önemli aşamalarından biri, “eylemlilik sürecinin” başlamasıdır.
2009 yılı toplu görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasıyla; tüm illerde, 3 Ekim 2009’da “Başbakan’a Mektup” eylemi, 10 Ekim 2009’da “Kitlesel Basın Açıklaması” yaptık. 18 Kasım 2009’da ise, yurt genelinde bir daha meydanlara inerek, hep birlikte hakkımızı almak için sesimizi duyuruncaya kadar haykıracağız.
Yüzde 2.5+2.5’lik zammı, tedavi katılım payını, memurlara siyaset yasağını, grevsiz toplu sözleşmesiz sendika yasasını protesto etmek için tekrar meydanlardayız.
Toplu görüşmede, sosyal devlet ilkesi gereği, çalışanlara insanlık onuruna uygun bir yaşam için makul bir ücret verilmesini istedik. 2010 yılında memura yüzde 4+4 olmak üzere toplam yüzde 8 maaş artışı yapılmasını, 30+30 denge tazminatı, 20 lira toplu görüşme primi ödenmesini, aile yardımının 84 liradan 100 liraya çıkarılmasını talep ettik. Ancak Kamu İşveren Kurulu, bu taleplerimize karşı yüzde 2.5+2.5 maaş artışı yapılmasını önerdi. Konfederasyonumuz konuyu Uzlaştırma Kurulu’na götürdü. Uzlaştırma Kurulu da, Konfederasyonumuzun teklifini makul bularak, “4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 35. maddesi gereğince, 2010 yılının ilk altı ayında ücretlerin yüzde 4, ikinci altı ayında yüzde 4 artırılması gerektiğine” karar verdi. Ancak Kamu İşveren Kurulu, yüzde 2.5+2.5 maaş artışı önerisinde ısrarcı oldu. Bakanlar Kurulu ise, daha önceki yıllarda olduğu gibi, 2010 yılında da büyümeden pay vermeyip, Kamu İşveren Kurulu’nun zam önerisini Meclis’e sevk etti.
Hükümet yüzde 2.5’lik zam oranıyla kamu çalışanlarını yoksulluğa mahkum etmemelidir. Son yıllarda hükümet tarafından uygulamaya konulan tedavi katılım payı ile, sınırlı düzeyde maaş alan kamu çalışanlarının kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin hastalanmaları halinde ücretlerinde ciddi miktarda kesintiler yapılmıştır. Sosyal devlet algısı ile örtüşmeyen bu uygulama, kamu çalışanlarının hastalanmalarını adeta yasaklamıştır. Hükümet, tedavi katılım payı uygulamasıyla, 2010 yılı için önerdiği yüzde 5’lik maaş zam oranını, henüz artış maaşlara yansımadan peşin tahsil etmeye başlamıştır. Tedavi katılım payı uygulaması ile sosyal devlet ilkesi ihlal edilmektedir.
Türkiye’nin en aydın kitlesi olan kamu görevlilerine siyaset yapmak yasak iken, toplumun diğer tüm kesimine siyaset yapmak serbesttir. Kamu görevlilerinin siyaset yapmasının yasak olmasının anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur. Artık Türkiye, 1982 darbe ürünü Anayasa’nın 68. maddesiyle, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlilerine’ getirilen siyaset yasağını kaldırarak, korkularından arınmaya başlamalıdır.
2009 ve daha önceki toplu görüşme süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar göstermiştir ki, grevsiz ve toplu sözleşmesiz mevcut sendika yasası ile istenilen yere varmak ve sonuç almak mümkün değildir. 4688 Sayılı Yasa’yı ricacı yasa olmaktan kurtarıp, icracı bir yasaya dönüştürmedikçe, olumsuz süreçleri hep yaşayacağız. Bundan sonraki en önemli hedefimiz, sendika yasasını toplu sözleşmeli ve grevli hale getirmek için demokratik refleksler geliştirmektir. Aksi takdirde bundan sonraki toplu görüşme süreçlerinde de aynı olumsuzluklar devam edecektir. Bu nedenle sendikal mücadelede oyunun kuralları yeniden belirlenmeli, mevcut sendika yasası; eksikler, ayıplar ve arızalar bir bir giderilerek, demokratik, özgürlükçü, toplu sözleşmeli ve grevli bir sendika yasasına dönüştürülmelidir.
2009 yılı toplu görüşmeleri mutabakatsızlıkla sonuçlanmıştır. Sendikal mücadele bir süreçtir. Bazı dönemlerde masada işverenle yapılan pazarlıkta, çalışanların taleplerinin önemli bir kısmı karşılanarak, mutabakata varılır; bazen tüm gayretlerinize rağmen mutabık kalınamayınca sözün tükendiği yere gelinir, sözün tükendiği yerde eylemlilik süreci başlar. Şimdi sözün bittiği yerdeyiz.
Kamu çalışanları olarak en çok üreten kitleyiz. Ekmeğimizin küçülmemesi, insanca yaşamak için bir ücret ve demokratik bir sendika yasası için sesimiz daha gür çıkmalıdır. 18 Kasım eylemi, üreten kitlenin eylemi olacaktır. Her kamu çalışanı, geleceği için bu eyleme destek vermelidir. Bunun için 18 Kasım’da yeni bir eylemle yeniden dirileceğiz; cesaret ve güvenle harekete geçerek, coşkumuzu, umudumuzu, aklımızı ortaklaştırarak; önce kendimize, sonra birbirimize güvenerek yurt sathında meydanlarda olacağız.
Bu arada, çamur atmayı şiar edinen bazı sendikaların, kirli suda hayat arayışlarını sürdüklerini müşahede ediyoruz. Bu sendikaların toplu görüşme sürecinde, Başbakanlık binasının önünde bekleyen medya mensuplarına, televizyonlarda görünmek için, erken demeç vererek, Kamu İşveren Kurulu’nun, kamu çalışanlarının iş güvencesini tartışmaya açan tuzağına nasıl düştüklerini hepimiz gördük. Televizyonlarda daha fazla haber olmak için memurun iş güvencesini tartışmaya açmak, ancak bunlara nasip olabilirdi. İş güvencesini tartışmaya açacak tuzağı metinden çıkarmak da; Kamu İşveren Kurulu ile saatlerce süren pazarlıktan sonra bize düştü. Yine aynı kişiler, “Kriz varsa, çare de var” kampanyalarını yürüterek, sermaye sahipleriyle birlikte kamu emekçilerine ‘eve kapanma, pazara çık’ dememiş miydi? Sermaye sahiplerinin kârlarına kâr katmaları için kampanyalar yürütmemiş miydi?
Güneş balçıkla sıvanmaz!
Kamu çalışanlarının sahip olmaları gereken tüm hakları elde etmek adına nasıl mücadele ettiğimizi, sözümüz değil, yaptıklarımız anlatmaktadır. Demokratik bir sendika yasasına destek vermek isteyen herkesi, 18 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de meydanlara bekliyoruz!
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Yeni Hedefimiz Kılık Kıyafet Özgürlüğü
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ