Bulunduğu Konumla Yetinmeyerek Zirvedeki Yerimizi Sağlamlaştırmanın Gayretinde Olacağız
Eğitim Bir Sen, inancın, sağduyunun, vicdanın ve medeniyetimizin sesi olma yolunda 22 yıldır sürdürdüğü çalışmaları, yeni dönemin ve gelişen koşulların ışığında kendini her dem yenileyerek ve güçlenerek devam ettiriyor.
Eğitim Bir Sen, medeniyetimizin temel değerlerini göz önünde bulundurarak, yarının tarihine olumlu ve erdemli bir miras bırakmak; tarihe not düşmek ve insanlık birikimine katkıda bulunarak, yarının inşasında aktif rol almak çabası ve gayretindedir. Eğitim-Bir-Sen bir birlikteliktir. Yalnız bu birliktelik sıradan, rastgele, “haydi bugün bir araya gelelim” şeklinde tasarlanmış bir birliktelik değildir. Mazisi olan, amacı olan, bir gayret etrafında şekillenen bir birlikteliktir. Kuruş değil, duruş birlikteliğidir, değerler birlikteliğidir.
Bürokratik oligarşinin toplum mühendisliği ve jakoben yaklaşımı yerine millet iradesinin hakim olduğu özgürlükçü anlayışıbenimseyen, bu konuda belirlediği yol haritasıdoğrultusunda sahaya çıkan Eğitim-Bir-Sen teşkilatı, bulunduğu konumla yetinmeyerek zirvedeki yerini sağlamlaştırmanın, mazlumun ve mağdurun sesi olmanın mücadelesini, çalışmalarına ara vermeden sürdürmektedir.
Toplu sözleşme Kazanımlarımız
2013-2014 dönemine ilişkin toplu sözleşme tekliflerimizi yoğun bir hazırlık süreciyle, teşkilatımızın, üyelerimizin ve kamu görevlerinin talep ve önerilerini de dikkate alarak belirledik. Toplu sözleşme görüşmelerinin bütün oturumlarında, komisyon toplantılarında tekliflerimizin gerekçelerini, dayanaklarını ve hayata geçirilmesi durumunda kamu maliyesine etkilerini ve sosyal hayata katkılarını dile getirip ifade ettik. İlk toplu sözleşme sürecindeki kurumsal hafıza deneyim ve birikimlerimizden yararlanarak, ikinci toplu sözleşmede proaktif bir perspektifle süreci yönettik. Eğitim çalışanlarının odak noktasını oluşturduğu ve yıllardır konuşulan eğitim sorunlarının topyekûn irdelendiği, eğitim çalışanları adına önemli kazanımlarının elde edildiği bir toplu sözleşme sürecini yaşadık ve eğitim çalışanlarımız adına güzel kazanımlar elde ettik.
Sendika, “Ücretli çalışanların kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak, daha da geliştirmek için aralarında kurdukları, sürekli örgütlenmelerdir” şeklinde tanımlanır. Biz bu tanımı, Eğitim-Bir-Sen’in amaçlarında, “özelde üyelerinin ortak ekonomik, sosyal, kültürel, özlük, mesleki, hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi genelde ise ülkemizde cereyan eden her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa karşı çıkmayı temel amaç sayar” biçimine dönüştürdük ve adanmış insanlara yaraşır bir şekilde bu doğrultuda mücadelemizi sürdürdük.
Sendikacılığı sadece ücret sendikacılığı olarak görmediğimizi defalarca dile getirdik. Sorunların çözümünde sendikaların rolünün artırılmasını istedik. Bu yönde birçok kazanım elde ettik. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun uluslararası standartta çıkması için yoğun çaba sarf ettik. Toplu sözleşme tekliflerimiz dahil her platformda dile getirdiğimiz talepler temel insan hak ve özgürlükleri doğrultusunda oldu. Nitekim bu talebimiz, 4688 sayılı Kanun’un adını kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanunu olarak değiştiren ve toplu sözleşmeye ilişkin usul ve esasları belirleyen değişikliklerinde yer aldığı 4/4/ 2012 tarihli 6289 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle hayat buldu. 4688 sayılı Kanun’da yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte ilk toplu sözleşme görüşmeleri 2012’de gerçekleşti. 1 Ağustos 2013’tede ikincisini gerçekleştirdik.
1 Ağustos tarihinde başlayan toplu sözleşme görüşmeleri, kamu personelinin geneline ve eğitim, öğretim ve bilim hizmet koluna ilişkin konularda Kamu İşveren Heyetiyle karşılıklı uzlaşmayla sonuçlandı. Buna göre kamu personelinin geneline yönelik olarak, 2014 yılı için taban aylığa 175TL artış, 2015 yılı için ise ücretlerde ilk altı ay için %3, ikinci altı ay için%3 artış yapılması, enflasyon oranlarının bu artış oranını geçmesi halinde ise enflasyon farkının da ücretlere yansıtılması kararlaştırıldı. Ayrıca eğitim öğretim tazminatı olarak 75+75 olmak üzere toplamda 150 TL aldık. 4/C statüsünde çalışan personel yönünden aile yardımı ödeneğinden faydalandırılmaları, ücretlerde 175 TL artış yapılmasının yanında 175TL iyileştirme yardımı yapılması karar altına alındı. Yine toplu sözleşme ikramiyesinin aylık 20TL’ye çıkartılması konusunda da anlaşma sağlandı.
Eğitim Bir Sen, sendikacılığı kavga, protesto, kargaşa, devleti zaafa düşürme olarak algılayan zihniyetin aksine, ortak aklı, iyi ilişkileri, toplumsal ve ahlaki değerleri merkezine alarak uzlaşma kültürü ile daha fazla hak elde edilebileceğini de göstermiştir. Ülkenin bekasında kilometre taşı olan, tarihin her döneminde toplumsal değişmenin, dönüşümün ve gelişmenin öncüsü olan öğretmenlerimizi, üniversite öğretim elemanlarımızı hak arama adına yollara düşürmeden, mesleki statüleri ile çelişecek tutum ve davranışlar içine girmeden de haklarının azamisini alabileceklerini sendikamız herkese göstermiştir.
Bu süreçte öğretmenlerimize diğer meslek gruplarından farklı olarak seyyanen zam talebimiz karşılığını bulmuş ve gelecek yıllarda yapılacak görüşmelerde daha fazla hak elde etmemize dayanak oluşturmuştur.
Ders görevinin yapılmış sayılacağı haller, ders dışı eğitim çalışmaları, sınav komisyon üyeliği ve sınav gözcülüğü, geçici görevlendirilen yöneticilerin ek ders ücreti, rehber öğretmen ek ders ücreti, ikili öğretim yapan örgün eğitim kurumları yöneticilerinin ilave ek ders ücreti, lisansüstü öğrenim gören öğretmenlere ilave ek ders ücreti, İLKSAN üyeliğinin zorunlu olmaktan çıkarılması, eğitim denetmen ve yardımcılarına avans, müdür ve müdür başyardımcılarına aylık karşılığı ders görevi, öğretim yılına hazırlık ödeneği, belleticilik görevi verilen öğretmenlerin ek ders ücreti, mesleki ve teknik öğretmenlerin ilave eğitim öğretim tazminatı hususunda çalışma yapılması, sınav ücretleri ve eğitim öğretim tazminatları konulu sadece eğitim çalışanlarını ilgilendiren 17 kalemde iyileştirme yapılarak önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Tüm kamu çalışanlarına yapılan zam ve taban aylık iyileştirmelerinin yanısıra eğitim çalışanlarına yönelik ayrıca 17 kalemde yapılan iyileştirme Eğitim-Bir Sen’in gücü ve toplum nezdindeki saygınlığının ifadesidir.
Üniversite çalışanlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesinin takipçisiyiz.
Yeni YÖK yasa tasarısı çalışmalarında sendikamız aktif görev almış, taslak önerisi sunmuş, tüm kanun tasarısı çalıştaylarına aktif olarak katılmıştır. Bu çalışmalar doğrultusunda bir kısım hak ve iyileştirmelerin YÖK yasasıyla ilgili olduğundan, üniversite çalışanlarımızın özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik çalıştay ve araştırmalar yaparak taleplerimizi YÖK Başkanıyla kamuoyuna açıkladık.
Mevcut duruma göre tüm öğretim elamanlarının unvanlarına göre aylık üniversite ödeneği en üst sınır yüzde 245’ten başlayıp en alt sınır ise yüzde 98’de bitmektedir. 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun “üniversite ödeneğini” düzenleyen 12. maddesinde yer alan ödenek oranlarında 2014 yılı için 100 puan, 2015 yılı için 100 puan artış sağlanmalıdır. Bu seviyedeki bir artış oranı, araştırma görevlilerinin(Bakanlık merkez teşkilatındaki uzman yardımcısı maaşı gibi) diğer kurumlarda çalışan görevlilerin başlangıç maaşıyla karşılaştırılabilir hale getirilmesini; çalışkan, başarılı, yetişmiş genç beyinlerin üniversitede kalmaları için maaş artışlarının yapılmasını talep ettik.
Disiplin ve sicil affı ile birlikte üniversite öğretim elemanlarının mali hakları konusunu, Kamu Personeli Danışma Kuruluna(KPDK) taşıdık. Daha sonra YÖK Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıile yaptığımız toplantı sonunda varılan mutabakat metni Başbakana ve Bakanlar Kurulu iletildi.
Üniversite çalışanlarımızın özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik kazanımlar elde etme hususunda soylu sendikal mücadelemiz devam edecektir.
Küresel operasyon, yolsuzluk ve paralel yapıyla mücadele 76 milyonun ortak sorumluluğudur
Eğitim-Bir-Sen olarak, 17 Aralık günü yapılan yolsuzluk operasyonu üzerinden Türkiye’de bir kaos ortamı oluşturulmak istendiğini açıkça görmekteyiz. Son dönemde yaşadıklarımız; büyüklenmeden büyümeye, emperyalizmin sınırları genişletme arzusuna kapılmadan gelişmeye odaklanmış ve bunu başarmış Türkiye’den, sömürü düzenini tesis eden küresel aktörlerin duyduğu rahatsızlığın tezahürüdür. Türkiye, milleti ve devletiyle, ekonomik büyüme hedefinin daha büyük operasyonları, gelişme kararlılığının sinsi diplomatik oyunları tetikleyeceğini öngörecek tarihi ve siyasi birikime fazlasıyla sahiptir.
Adli merciler tarafından başlatılan ve kolluk birimlerince 17 Aralık tarihinde gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonu, şüphesiz kalkınan ülke hayalini aşıp küresel aktör olmaya kalkışan Türkiye’ye had bildirmeye yönelik küresel operasyonun vizyona sokulmasına aracılık etmiştir. Bu çerçevede, yolsuzluk iddia ve ithamlarında adlarının geçmesine bağlı olarak henüz kesinleşmemiş olsa da, haklarında ‘yetim hakkına tenezzül ettikleri’ algısı oluşanların, ‘masumiyet karinesi’ üzerinden masum ilan edilmesi ya da yok sayılarak doğrudan mahkûm edilmesi gibi bir hataya düşülmemelidir. Yetim hakkına tenezzül eden, devlet/millet malını zimmetine geçiren varsa, ortaya çıkarılmalıdır. Diğer taraftan, bazı yargı mensupları ile kolluk görevlilerinin toplumun yolsuzluk konusundaki duyarlılığını kendisine sütre yapmak suretiyle Türkiye’ye yönelik küresel operasyona destek ve mevzi sağladığı iddiaları da mutlaka araştırılmalıdır. Varsa, yolsuzluk yapanların da, yolsuzluk operasyonu üzerinden küresel operasyona yol verenlerin de ortaya çıkarılması bütün toplumun ortak beklentisidir. Bu beklentiler karşılanmalıdır. Darbelerle millet iradesine kastedenlerin cezalandırılmasını istediğimiz gibi, yetim hakkına kastedip milletin kasasını gasp edenlerin de cezalandırılmasını istiyoruz.
Kurulduğumuz günden beri ekmek ve özgürlük mücadelesi verdik veriyoruz. Özgürlüğümüze kastedenler her darbe döneminde ekmeğimizi çaldılar, ülkeyi her seferinde 20 yıl geri bıraktılar. Planlı üretilen terörle 400 milyar, 28 Şubat’ta 380 milyar dolar, 17 Aralık küresel operasyonla 100 milyar doların üzerinde milletin parasını çaldılar.
Eğitim Bir -Sen olarak çabamız ve bütün Türkiye’ye çağrımız
Ortak geçmişimizin, ortak anlarımızın ve ortak geleceğimizin mekanı vatanımızı/devletimizi, birliğimizin simgesi bayrağımızı ve eşit vatandaşlık temelli kardeşliğimizi kendisi için büyük risk gören küresel çetenin hedefi “Türkiye” olan operasyonunu bertaraf etmek, onlara insanı ve insan onurunu esas alan yeni Türkiye’yi birlikte inşa etmekle sonuçlanacak karşı operasyonla cevap vermektir. Başarmak için, ‘Masumiyet’ ve ‘Mensubiyet’ karineleri üzerinden birbirimizle çatışmak yerine bizi biz yapan ve bizim için kaybetmeyi ihtimal olmaktan çıkaracak ‘Kadim Medeniyet’ ve ‘Yüksek Mesuliyet’ kavramlarında buluşmak; demokratik, özgürlükçü, sivil ve 76 milyonu kucaklayan Yeni Anayasa yapmak yeterli olacaktır. İşte o zaman, sadece mevcut operasyon son bulmayacak, gelecekte millete ve devlete yönelik operasyon yapma ihtimali de ortadan kalkacaktır. İnanıyoruz ki, birlikte mücadele edersek, sadece Türkiye’yi hedef alan küresel operasyonu değil, bütün dünyayı hedef almış küresel sömürü düzenini de sona erdiririz.
Bütün dinlemeler illegaldir
Şimdi dinlemelerle ilgili 7 bin kişinin ismi ortaya çıktı. Listede Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu da var.
Yapılan bu hukuksuz uygulama, haneye tecavüzdür. Hatta kişinin onur ve şahsiyetine yapılan bir saldırıdır. İnsan onurunu korumak ise başta her bir insanın kendisinin, daha sonra ise devletin en asıl ve asil görevidir. Devletin görevi, vatandaşının mahremiyetine tecavüzü önlemektir. Binlerce insan, hayali bir örgütün üyesi yapılmışama böyle bir örgütü bilmiyoruz. Dinlenilen insanların birçoğunu, ömrümde birbirini görmemiş ve tanımıyorlar. Dolayısıyla bütün bu insanları bir kazanın içine atıp, bundan bir terör örgütü çıkarma cambazlığını kim yaptıysa, onun yakasına yapışılmalı, hukuk cezasını vermeli. Umarım bunu yapanlar, caydırıcı bir biçimde, hukuk tarafından cezalandırılır.
Dini duyarlılık iddiası bulunan paralel yapının bu dinlemeleri yaptığı iddiası da mutlaka en kısa zamanda açıklığa kavuşturulmalı ve suçlular teşhir edilmelidir. Bütün dinlemeler illegaldir. Dinlemeyi yapan çirkeftir. Türkiye’nin anayasası, yasası bellidir. Bir dinleme olacaksa, bir konuya has, o konunun içeriği için, onu açıklığa kavuşturmak için hukuk adına yargı kararıyla olmalıdır.
Teşkilat disiplinine önem vereceğiz
Eğitim-Bir-Sen olarak, üye sayımızı nasıl koruyalım yaklaşımıyla değil, üye sayımızı nasıl zirveye taşıyalım anlayışıyla sendikacılık yapacağız. Rekabet edeceğimiz oyuncular mutlaka olacak. Ancak bizim rekabet üstü olmayı seçmemiz halinde kendi yarışımızı kendimiz belirleyeceğiz. Çünkü rekabet üstü olmak değer tekelleri oluşturmak demektir. Martin Luther’in bir tespiti; eğer diyor bir kimsenin işi sokak süpürmekse o kimsenin sokak süpürüşü Beethoven’ın senfoni besteleyişi veya Shakespeare’in şiir yazışı gibi olmalıdır. Eğer işi sokak süpürmekse işini böyle yapmalıdır. O sokakları o kadar iyi süpürmelidir ki, cennetin ve dünyanın sakinleri bir an durup şu sözü söyleyebilmelidirler: Buradan büyük bir sokak süpürücüsü geçti ve işini çok iyi yaptı. Bu anlayışla işini yapan sıra dışı insanlar hangi iş olursa olsun ona saygınlık kazandırırlar diyor. Değerli arkadaşlarım, Eğitim-Bir-Senliler olarak işimizi o kadar güzel yapıyor ve yapacağız ki, Allah’ın bize verdiği ömür, sendikal ömür ya da genel manada ömür bittiği zaman sorumluluğumuzun hakkını yerine getirmiş, hoş bir seda bırakmış olmanın huzuruyla ayrılacağız. Bu donanım sizde var, bunu bu zamana kadar yüzlerce kez ispat ettiniz.
Teşkilat disiplinine önem vereceğiz. Temsilcisiz işyeri bırakmamalıyız. Ekip çalışmasına önem vereceğiz, amatör ruhumuzun idari rejiminden asla taviz vermeyeceğiz ama profesyonel çalışmanın işleyişini de asla ıskalamayacağız.
Ahmet Özer
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili