Osmaniye 1 Şubesi

Genişletilmiş İl Divan Toplantımızı yaptık

Eğitim Bir-Sen Osmaniye şube başkanı Mahmut KAHRAMAN açılış konuşmasında:

Bu davanın sıradan bir dava olmadığını, sendikacılığı biz değer sendikacılığı olarak yapıyoruz.  Dünyanın dört bir yanındaki mazlumların umudu olarak yükselen bir değer olan ülkemizin, 15 Temmuz gibi hain darbe girişimleriyle engellemeye çalışıldığını, fakat buna kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Osmaniye’de 4450 üyemiz var. Fırat kalkanı operasyonundan sonra bir tır yardım gönderebilir miyiz derken dört tır gönderdik. Teşkilatımızdan Allah razı olsun.

Bizler evimizde çocuklarımızla Kurbanımızı keserken, Ahmet GÖK başkanım Cerablustaki kardeşlerimizle beraber kurbanlarını kestiler. İşte bu davanın büyüklüğü buradan geliyor.

Biz Yönetim olarak geldiğimizde birçok işe imza attık, unutanlar olmuştur belki. Unutan arkadaşlarımız varsa burada hatırlatmak istiyorum. Bugün bütün ilçelerimizde yetkiliyiz Elhamdülillah. Diğer sendikalarının iki katı durumundayız. Yaklaşık 1500-1600 sayı fark atmış durumdayız Elhamdülillah. Ne demiştik artık sendikacılığı profesyonel yapmak zorundayız. Yönetimimizle başkanımızla alanlarımızda artık profesyonel şekilde çalışıyoruz. Artık İl Divan Toplantılarımıza genel merkezimiz mutlaka katılıyor. Aracımızı aldık, kendi binamızı aldık. Genel merkezimiz elinden gelen her şeyi yapıyor.  Biliyorsunuz yeni belediye binasının orada sadece bir odada sendikacılık yapıyorduk.  Daha sonra üç beş odalı yerlerde sendikacılık yaptık. Bugün ise sizler ve genel merkezimiz sayesinde en güzel 410 metrekare olan bir binaya sahip olduk. Genel merkezimizden bir bina alacağız dediğimizde Osmaniye'nin itibarı çok iyi alın dediler. Çok memnun oldular, bizleri de para biriktirmiştik. Kasamızda genel merkezimizde hesabımızda paramız vardı. Belki daha fazla düşünceleriniz projeleriniz vardı ama bugün itibarıyla imkânımız buraya yetti. Çok güzel bir sendika binamıza kavuştuk. Bundan sonra müsait olan arkadaşlarımızla gideceğiz. Genel başkanımızın müsait olduğu bir zamanda da açılışımızı yapmak istiyoruz.

İlimize gelen ve giden öğretmenlerimiz oldu. Sendikalı sendikasız tüm öğretmenlerimizin ayağına kadar gitmenizi ve hallerini sormanızı, varsa yapabileceğimiz bir şey onu yapmalıyız. Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımızla İstanbul’daki buluşmaya gidiyoruz. Oradan alacağımız bilgi ve motivasyonla ekim ayı içerisinde hepimiz alanlara inip 400 kurumun tamamını mayıs ayına kadar en az 2 defa ziyaret etmiş olacağız. İki ay içerisinde teşkilat başkanlarımız teşkilatında, ilçe teşkilat başkanı okullarda,  işyeri temsilcileri kendi okullarında neler olup bittiğini bilmelidir. Arkadaşlar teşkilat çok büyüdü 4500 üyenin hepsini ulaşamıyoruz. Ama okulundaki bir sorunu bir işyeri temsilcisi çok rahat bir şekilde bize ulaştırabilir. Biz de belki de problemi daha da büyümeden kısa zamanda çözümleriz.

Milli Eğitim bakanlığımızın birçok problemleri var. Birileri ülkemizde kavga çıkartmak için bakanlıkta ve Türkiye’de olan olaylarda bizimle bağlantı kurmaya çalışıyor. Bunları şiddet eleştiriyoruz. Her kimin bu işlerde vebali günahı varsa bunların sorulması gereken yere hesap verdirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Eğer yapamıyorlarsa bıraksınlar. Biz Osmaniye'deki şu yönetimi kitapları da inceleriz müfredatla ilgili eleştirilerini de yaparız. Değerli arkadaşlar ikinci bir eleştiride şunu yapmak istiyorum. Biliyorsunuz gerek ilk öğretmen atama mülakatı ve yönetici atama mülakatları. Değerli arkadaşlar bu mülakatların faydası yok. Mutlaka vizyonu esas alan kalıcı bir mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var.  Neden çünkü imkânlarım kısıtlı, talepler fazla. Hiç kimseyi memnun edemiyoruz. Kimsenin memnun olmadığı bir sitem var ortada. Bakanlık sendikalardan, sivil toplum kuruluşlarından, akademisyenlerden, gerekirse görüş ve düşünceleri alacak, kimsenin endişe, kaygı taşımayacak bir sistemi oturtması lazım.

Fazla uzatmak istemiyorum Ben bu duygu ve düşüncelerle çok çalışmamız gerektiğini, Mithat başkanımın nezdinde tüm teşkilat mensubu arkadaşlara canı gönülden teşekkür ediyorum. Katılımınızdan dolayı hepinizden Allah razı olsun. Teşekkür ederim.

Konuğumuz Gaziantep Eğitim Bir-Sen İl başkanımız Ahmet GÖK selamlama konuşması yaptı.

 

Kapıdan içeri girdiğimde Osmaniye’nin Sıcaklığını hissettim. Gerçekten arabada gelirken, kardeş şehri geldiniz hoş geldiniz dedi Mahmut Başkanım. Ben de dedim ki gerçekten Osmaniye ile Gaziantep kardeş, bu kardeşlikte bizim için bir şeref, hem Mahmut başkanımla hem ekibi ile kardeş olmak gerçekten bizim için mutluluktur. Bizler bir aileyiz gerçekten de biraz önce Mahmut Başkan çok güzel ifade etti. Bu sendika gerçekten de davası olan bir sendika ve bu dava öyle toplu sözleşme masalarına sığmayacak kadar da büyüktür. Değerli arkadaşlar bu sendika kurulurken içinde ilahi kelimetullah olan bir davaya sahip.

Bu kardeşiniz bir çok ülke dolaşan bir kardeşiniz. Bu ülkelerin içerisinde Arakan var, Bangladeş, Sri Lanka, Seylan, Pakistan, Filistin, Nijer, Fas, Somali, Sudan vs… Yani bu Mazlum coğrafyaların şu çoğunu dolaştım. Bunu şunun için söylüyorum. Gittiğiniz zaman ümmetinin nasıl darmadağın edildiğini, nasıl emperyalistler tarafından sömürüldüğünü daha iyi görüyorsunuz, daha net görüyorsunuz. Kim kurtaracak, kim toparlayacak sorusu sorulduğu zamanda, bütün gözler, bütün gönüller, bize dönüyor, bizi gösteriyor. Sağcı-solcu Kürt Türk gibi söylemlerle bizi parçalayıp birbirine düşürmeye çalışanların niye yaptığını daha iyi anlıyorsunuz. Türkiye’de bu birlikteliği kim derleyip toparlayacak sorusu sorulduğu zaman da bu iş sadece siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemli bir iş olduğu,  sivil toplum örgütlerinin mutlaka sorumluluk alarak elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu noktada Mahmut başkanımın ifade ettiği gibi 15 Temmuz’da dünya âlem gördü. Eğitim Bir-Sen’in ve Memur-Sen’in o örgütlü gücünün ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar işlevli olduğunu gördü. Yani onun için bizim ifade ettiğimiz görevin çok büyük bir ehemmiyeti var. Bizim duruşumuzun çok önemli bir anlamı var, bütün dünyada bu şekilde yani bu birlik beraberliğe, bu duruşla bu dava yürüyüşüne ihtiyacımız var.  

Ben Bu bağlamda Rabbimden Birlik beraberliğimizi daim etmesini niyaz ediyorum ve divan toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Esselamu Aleyküm. dedi.

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mithat Sevin, Millî Eğitim’in en büyük ihtiyacının sürdürülebilir politikalar olduğunu belirterek, “Kamu vicdanını yaralayan, eğitim çalışanlarını huzursuz eden, iş barışını bozan ve sürdürülebilirliği olmayan uygulamalardan vazgeçilmelidir. Herkesin görüş ve önerilerinin alındığı, kimsenin itiraz edemeyeceği bir sistemin kurulması gereklidir. Sendika olarak bunun için çabalıyoruz” dedi.

Mithat Sevin, Osmaniye'de gerçekleştirilen il divan toplantılarında üyelerle bir araya geldi. Eğitimin gündemine ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantılarda konuşan Sevin, kuruldukları 1992 yılında bu yana daha iyi bir eğitim, sorunlarından arınmış eğitim çalışanları için ter akıttıklarını ifade ederek, “Korkuların, kaygıların, kuşkuların atmosferi kuşattığı, bariyerlerin, barikatların önümüze birer birer serildiği dar ve zor zamanlarda dahi duruşumuzdan asla taviz vermedik. Hep millî iradeden yana olduk, mazlumun ve mağdurun sesi; en temel hakların yasaklanmasına, özgürlüklerin turnikelere sıkıştırılmasına karşı verdiğimiz mücadeleyle, emekten, emekçilerden yana duruşumuzla, sorun çözmeye katkıda bulunuşumuzla kazanımların adresi, Türkiye’nin en etkili sivil toplum kuruluşu olduk. Bununla yetinmedik, yetinmiyoruz. Yapmamız gereken pek çok iş olduğunun idrakindeyiz. Bulunduğumuz yer, daha çok çalışmamızı gerektirmektedir. Mevcut kazanımlarımıza yenilerini eklemek, ortaya çıkan/çıkarılan yeni sorunların çözümüne katkıda bulunmak, eğitimin sorunlu alanlarıyla ilgili çalışmalar yapmak öncelikli hedeflerimiz arasındadır” şeklinde konuştu.

Hak ve adalet mücadelesinde kazanımlar üreterek ilerliyoruz

Her daima milletin, hakkın, haklının yanında, zalimin, zulmün zorbanın karşısında olduklarını vurgulayan Sevin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuruluş felsefemizden asla taviz vermedik, ilkesel yolculuğumuzdan sapmadık. Yola çıktığımız ilk gün ‘esnafın camı, milletin arabası, kaldırımın taşıyla asla sorunumuz olmayacak, sendikacılığı erdemli bir şekilde yapacak; izzetli, şerefli, onurlu bir mücadeleyi Türkiye’de bayraklaştıracak ve sendikacılıkta yeni bir sayfa açacağız’ dedik ve bugünlere geldik. İnsanı merkeze alarak sendikacılığa yeni bir soluk getirdik. Hak ve adalet mücadelesinde kazanımlar üreterek ilerliyoruz.”

Gerçeklerin çarpıtılmasına müsaade etmeyeceğiz

Sekiz yıllık kesintisiz eğitimi Millî Güvenlik Kurulu kararlarıyla tahkim edenlerin, çocuklara 12 yaşına kadar cami kapısını yasaklayanların, ‘biri bizi gözetliyor’ haline getirilen Milli Güvenlik Dersi’yle okulları baskı altına alanların, üniversite kapılarını çilehaneye dönüştüren katsayı tuzağını kuranların tamamının tezgâhını boşa çıkaran, hayal dahi edilemeyen başarılara imza atan, onlarca kazanım elde eden bir teşkilat olduklarını dile getiren Sevin, “Nereden nereye geldiğimizi, neler yaptığımızı, başarılarımızı, kazanımlarımızı, verdiğimiz mücadeleyi unutmayacağız; sendikal çalışmalarımızı, emeğimizi, alın terimizi itibarsızlaştırmaya yeltenenlere hatırlatacağız. Son toplu sözleşmede kazandıklarımızı, birilerinin alanı bulandırmasına, gerçekleri çarpıtmasına fırsat vermeden anlatacağız. İlklere imza atan bir sendika olarak, yeni başarılar ve nitelikli çalışmalar için kollarımızı sıvayacak, olanla yetinmeden, yılgınlığa düşmeden, ilk günkü heyecanla, şevkle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Çözümden ziyade yeni sorunlara neden olan adımlar atılmamalıdır

Teşkilat olarak, fitne fesat çıkaranlara inat kol kola, omuz omuza sendikal yolculuklarına devam edeceklerini kaydeden Sevin, “Kenetlenmiş, gücüne güç katmış, birlik ve beraberliğini muhkemleştirmiş bir birlikteliğin, teşkilatın üstesinden gelemeyeceği sorun yoktur” diye konuştu.

Sevin, sorunları zamanında çözememenin, sümen altı etmenin, yeni sorun alanları oluşturan çözümlere başvurmanın baş ağrıtmaktan başka bir işe yaramadığının altını çizerek, yönetici atamada mülakat sisteminin, mülakatla sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının faydadan ziyade zarar verdiğini, yeni sorunları beraberinde getirdiğini ifade etti.

“Biz hep haklının yanında, işi ehline vermekten yana olduk” diyen Sevin, şunları söyledi: “Kamu vicdanını yaralayan, eğitim çalışanlarını huzursuz eden, iş barışını bozan iş ve işlemlerden, sürdürülebilirliği olmayan uygulamalar vazgeçilmelidir. Herkesin görüş ve önerilerinin alındığı, kimsenin itiraz edemeyeceği bir sistemin kurulması için çabalıyoruz. Bizim sendikacılığımız sadece özlük hakları veya maaş artışlarıyla sınırlı değildir. Akademik sendikacılık, hizmet sendikacılığı, sosyal sendikacılık da yapıyoruz. Açlık ve yoksulluğun olduğu, haksızlıkların yaşandığı ülkelerin halklarına yardım elimizi uzatıyor; renk, ırk, din ayrımı yapmadan mazlumun ve mağdurun yanında olduğumuzu hissettiriyoruz.”

Eğitime ilişkin politikalar paydaşlarla istişare edilerek belirlenmelidir

TEOG’un kaldırılmasına da değinen Mithat Sevin, “Eğitim, geleceğimizi ilgilendiren bir konu. Eğitime ve eğitim çalışanlarına ilişkin politikalar belirlenirken, hazırlık aşamasında paydaşların görüşlerinin alınması, sürdürülebilirlik açısından önemli ve gereklidir. TEOG’un açık bir şekilde tartışılmasına ve ilgililerin, eğitimin paydaşlarının yeni sisteme katkıda bulunmasına fırsat verilmeliydi. Biz, öğretmen ve öğrenciyi dikkate alan bir sistemin kurulmasından yanayız” dedi.